Lezzet Turlarının Keşfedilmemiş Rotası Kars

Lezzet Turlarının Keşfedilmemiş Rotası Kars

Kars; yemek yemekten keyif alan ve yeni lezzetlerle buluşmaktan hoşlananların tatil konsepti lezzet turlarının, keşfedilmeyi bekleyen duraklarından biri. 

Türkiye’de popüler tur konseptleri içinde giderek yükselen bir talebi karşılayan gurme turları, turizm ve mutfak kültürünün birleştiği noktada ortaya heyecan verici bir deneyim olarak çıkıyor. Yerel tatlar söz konusu olduğunda ülkemizin zenginliği malum… 

Türkiye’nin geniş sofrasında başta gravyer olmak üzere çeşit çeşit peyniri, ketesi, kazı, çorbaları, balı ve daha nice eşsiz tatlarıyla yerini alan Kars, konuklarını doğu mutfağında lezzet turuna çıkmaya davet ediyor. 

Boğatepe Köyünde Nefis Bir Kahvaltı

Gurmeler için kahvaltı ayrı bir yerde durur ama şairin de dediği gibi kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı… 

Boğatepe köyünde kahvaltı yapmak çiçek yemek gibi bir şey çünkü masanıza gelen süt ve süt ürünleri, gravyer, tazecik kaymaklar binlerce yükseklikte açan dağ çiçekleriyle beslenen hayvanların sütünden elde ediliyor, meşhur Kars yayla balı burada açan binlerce tür çiçekle beslenen arıların tamamen doğal ürünü. 

İştah açıcı tatlardan oluşan bir sofra kimi mutlu etmez ki! Kokusu buram buram gelen hamur işleri, taze yeşilliklerden oluşan vitamin deposu bir tabak, peynir çeşitleri ve yanında eşlikçisi sıcacık demli bir çay… Huzurlu bir sabaha uyandıktan sonra zengin içerikli bir kahvaltı sofrasına oturmak şüphesiz herkes için güzel bir başlangıçtır.

Türkiye’nin ilk ve tek peynir müzesine ev sahipliği yapan köy, sütünden tereyağına, kaymağından peynirine mandıra ürünleri ile oldukça ön plana çıkan bir yer. Kars’a özgü lezzetlerden bir diğeri tadına doyum olmaz, sıcacık ketenin üzerine köyden taze gelmiş kaymağı, peteğinden yeni sıyrılan balı sürüp afiyetle yemek, Kars’ın dünyaca meşhur gravyerinin tadına bakmak için Boğatepe Köyü mutlaka uğramanız gereken bir yer. Şehir merkezine de yalnızca bir saat uzaklıkta.

Organik Kahvaltı 

Burada üretilen doğal kahvaltılıkları denemeden organik kahvaltı yapıyorum demeyin. Kahvaltıdan sonra bir peynir gurmesi olmanız muhtemel. Boğatepe Köyü’nde üretilen tüm mandıra ürünlerini dönüş yolunda bekleyen sevdiklerinize de götürmek isterseniz bölgede bulunan, köylülerin ürettiği doğal bal ve peynirlerin satıldığı dükkanlara uğramanızı  tavsiye ederiz.

Kahvaltım kadar manzaram da güzel olsun, çifte keyif yaşayayım diyorsanız Boğatepe Köyü sizin için biçilmiş kaftan. Boğatepe’deki kahvaltı lezzeti ve huzuru ile unutulmaz kahvaltı deneyimleriniz arasına girecek. 

Çıldır Gölünün Sarı Sazanı 

Soğuk su balıklarının lezzeti suya adapte olmak için vücutlarında depoladıkları yağdan gelir. Çıldır Gölü’nün incisi Sarı Sazan da bir soğuk su balığıdır. Gölün dibindeki yosun ve kabuklu minik deniz canlıları ile beslenen Sarı Sazan, yalnızca lezzeti ile değil aynı zamanda avlanma şekli ile de oldukça popüler. Kışın donan Çıldır Gölü’nde, elektrikli testerelerle kırılan buzun altından heyecan dolu bir av macerası tecrübe etmek istemez misiniz? 

Sarı Sazan balığı avı, kış aylarında Kars’ta yapılacaklar arasında turizm simgesi haline gelmiş aktivitelerden en özeli diyebiliriz. Ülkemizde başka hiçbir yerde deneyimleyemeyeceğiniz bir anı olacak.

Bir hayli yağlı ve besili olan Sarı Sazan balığının tadı damağınızda kalacak türden bir lezzet ve Kars mutfağının en özel tatlarından biri. Dilerseniz balıkçılarla beraber buz kırarak balık avlayabilir veya hemen her mevsimde lokantalarda servis edilen ve göl kenarında bulunan lokantaların samimi atmosferinde Sarı Sazan yemenin tadını çıkarabilirsiniz. Balık gurmeleri bu tada tam not verecek.

Kars Gravyerini Türkiye’nin Tek Peynir Müzesi’nde Tadın

Süt ve süt ürünlerini bir gününüzden eksik etmiyorsanız, mandıra ürünlerinin lezzeti kadar doğallığı ve kalitesine de önem veriyorsanız Türkiye’nin ilk ve tek peynir müzesinin bulunduğu Boğatepe Köyü aradığınız yer.

Yabancı turistler burayı Alp Dağlarındaki köylere benzetir. El değmemiş bir doğa ile iç içeliği, insanlarının cana yakınlığı ile köydeki samimi atmosfer sizi de hemencecik sarıp sarmalayacak.   

Kars’a geldiyseniz kahvaltıda mutlaka Kars kaşarı ve gravyerini denemişsinizdir. Kars’ın peynirlerinin neden bu kadar ünlendiğine hak vermemek olanaksız. Kars gravyeri tarihi 1876 Osmanlı- Rus Harbi sonucunda Ruslar tarafından bölgeye yerleştirilen Molokanlar’a kadar dayanır. Kars’a göç etmiş yabancı halk beraberinde mandıracılık kültürünü de getirir ve meşhur Kars gravyeri üretimi başlar. 

Kars Gravyer’i Bir Dünya Markası 

Dünyada yalnızca İsviçre, Hollanda ve Gürcistan’da yapılan gravyerin yaygın bir üretim coğrafyası yok. Türkiyede ise adını aldığı Kars’ta üretilen gravyerin yapımı oldukça emek istiyor. 

Genellikle Kars kaşarı ve Kars gravyeri aynı peynir çeşidi sanılır, fakat görüntüsünden de anlaşılacağı üzere içeriği ve üretim koşulları farklı. Kars’ın kırlarında otlatılan ineklerin tam yağlı sütünden yapılan gravyer, henüz dumanı üzerindeyken kaymağı alınır. 45 dakika dinlendirildikten sonra tülbentlere sarılır ve büyük kalıplara dökülür. İşlemin yapıldığı yerin 30 derece üzerinde bir ısıya sahip olması gerekir. 5 ile 10 ay boyunca olgunlaşmaya bırakılan gravyer, Kars kaşarından daha yoğun bir aromaya sahip. Bu tadı da uzun olgunlaşma süresinde kazanır. ‘’Gravyerin iyisini nasıl anlarım?’’ derseniz ince bir kabuğa sahip olmasına dikkat edin.

Kars kaşarı ise inek ve koyun sütünün karışımından elde edilir. Gravyerin aksine sıcak ortama ihtiyaç duymaz. 

Fabrika üretimi peynirlerin aksine koyun tulumlarında bekletilerek üretilen çeçil peyniri, göğermiş peynir gibi çeşitli tatların farkına, peynir yapımını bir kültür parçası olarak gören ve sanata dönüştüren köylülerin bölgede bulunan dükkanlardan satın alabilirsiniz. 

Ziyaretiniz sonunda şehrinize Kars’ın çeşitli peynirlerinden götürerek peynir gurmeliğinizi gösterebilir, bu nefis lezzetlerin tadını yaşamaya devam edebilirsiniz.

Kars’ın Meşhur Kazını Yemeden Dönmeyin

Yemek yemek bir keyif, zevk meselesi. Bu hazzın tam olarak doyum noktasına ulaşması da yapılan yemeklerde kullanılan malzemelerle ilgilidir. 

Kars’ın soğuk havası ve yüksek rakımı sürekli tarım toprağı olmasına engel olmuştur. İlk başta kulağa olumsuz gelen bu durum sayesinde Kars toplağı tarımsal atık ve ilaçlardan korunmuştur. Yayla hayvancılığı bu sebepler gelişir ve yaylalarda özgürce gezerek otlayan büyük ve küçükbaş hayvanlarının eti hem sağlıklı hem de kıymetlidir. Kars’ın yaylalarında katıksız yeşilliklerle beslenip büyüyen kazların lezzetinin sırrı da burada saklı.

Ağızda lokum gibi dağılan, yumuşacık kaz eti, yanında da kaz suyuna yapılmış pilav ile Kars mutfağının en lezzetli etli yemeklerinden biri. En tazesini yemek için kış aylarını tercih edebilirsiniz. Baharda kar kütlelerinin erimesi ile bolca su alan yeşil yaylalarda otlayan kazlar, Ekim ayında kütlesini artırmak için bir buçuk ay kadar yalnızca arpa ile beslenir. Kars’a kar yağmaya başladığında vücudu yağlanır ve lezzetine lezzet katar. 

Kesildikten sonra büyük kazanlardaki sıcak suda kaynatılır ve temizlenir. Ardından tuzlanarak kurutma işlemine alınır. Köy kadınlarının el emeği Kars kazı en güzel tandırda kaz haliyle yenir. Şehir merkezindeki restoranların hemen hepsi, bu yöresel tat konusunda aynı derecede ustadır.